ERDEM ULAŞ MUCİZE BİTKİ KENEVİR KİTABI KRİTİĞİMİZ

3
Medikal Cannabis Türkiye > Makaleler > ERDEM ULAŞ MUCİZE BİTKİ KENEVİR KİTABI KRİTİĞİMİZ

En ufak hatalı bilgiye dahi, neden agresif karşılık veriyoruz?

Öyle bir konu ki, önemsiz görünen bir cümle, bu konuda hiçbir şey bilmeyen bir yöneticinin gözünde sizi “bilirkişi” yapabilir, o cümle beyanınız ile “hüküm” verilir, tebaanın o cümleye göre amel etmesine vesile olursunuz. Bu vesile, belki de yüzbinlerce, yaşlı, genç, çocuk-bebek hastanın, bir ZERRE acılarından, ağrılarından ferahlama fırsatının önünde engel teşkil edecek. Tıbbi Kenevir hususu, vicdanımızın dayattığı bir sorumluluktur. Bunun gereği olarak, hiçbir abartıya ihtiyaç duymadan, kendiliğinden, dünyanın en önemli bitkilerinden biri olan kenevir hakkında, yanlışa mahal verebilecek bilgi kirliliğine bilgimiz ve enerjimiz ölçüsünde engel olmak, yapıcı düzeltmelerde bulunmayı önemsiyoruz.

Düzeltmelerimiz Yapıcı Niyetlidir

Biz; Anti-Kapitalist Müslümanların tanıyacağı şekilde ile Ebû Zer-i Gıfârî, Liberallerin hatırlayacağı isimle “Mandıra Filozofu” veya Platocu ilkel Komüncülerin lisanı ile Mülksüzlük felsefesini benimseyerek, bildiklerimizi açık kaynak paylaşıyoruz. Buna rağmen, bizim söylediklerimiz ile ücret mukabili konuşanın dedikleri arasında “acaba” kuşkusuna düştüğünüz anlar olursa, ne bize, nede onlara inanın. Sadece, BİLİMSEL ÇALIŞMALARIN, RAPORLARIN KARŞILAŞTIRMALI VERİLERİNE, (en azından AKSİ İSPAT EDİLENE kadar) itimat edin.

Aşağıda eleştiri getirdiğimiz hususlarda bizimde gözden kaçırdığımız, eksik/yanlış anladığımız hususlar olabilir. Beşeriz buna müsaidiz. Hele ki, yazılarımız çok (hiç) kişi tarafından ön okumaya tabi tutulsun, gerekirse editlensin şansından mahrumsak. Hatalarımızı bize bildirirseniz, hem emek harcayıp bizi uyardığınız hem de başkalarına yanlış bilgi aktarmamızın önüne geçtiğiniz için müteşekkir kalırız.

Başlayalım

İsmail Tokalak: “Sanayi (erkek) Keneviri, halk arasında esrar olarak bilinen ve yüksek narkotik madde (THC) ihtiva eden dişi kenevir yüzünden...”

YANLIŞ: Sanayi keneviri (erkek) diye bir kavram yok. Endüstriyel kenevir de dişisi ve erkeği ayrı ayrıdır. Her ikisi de endüstriyel alanda ekimi yapılır. Erkek sadece dölleyicidir. Sadece dişisi tohum üretir. Endüstriyel kenevir anılan türlerin dişilerinde de düşükte olsa cannabinoidler (THC:CBD) bulunur.

İsmail Tokalak: “Önümüzdeki birçok bürokratik engelden, yetersiz tohum olmasından dolayı, bu mücadele henüz emekleme aşamasında”

DOĞRU AMA: Türkiye yerli “landrace” kenevir türü neredeyse yok olmuş durumdadır. Yani Akdenize – Egeye- Karadenize- doğu iklimlerine dayanıklı türler haline gelmiş ırkların devlet eliyle soyları tüketilmiştir (Tarım Bakanlığı bunun aksini iddia etmektedir). Cannabisin iklimsel şartlara göre değişen türleri vardır (Cannabis Sativa, Cannabis Indica, Ruderalis ve Hibrit türler.) Bir ırkın en az bakımla hayatta kalabileceği bir hale evrilmesi yüz yıllar alabilmektedir. İthal tohum getirmeniz durumunda ise 50km alana kadar dölleme yapabilmesi sebebiyle yerli ırkın bozulmasına yol açacaktır. Kuzey Afrika’dan, Asya’ya hatta Hawaii adalarında gerçeklemiş olan da budur.

Erdem Ulaş, Önsöz: “2050 projeksiyonlarında sadece ABD’de 150 milyar dolarlık endüstriyel kenevir pazarının ön görülmesi”

YANLIŞ: ABD’de değil DÜNYA GENELİNDE öngörülen miktar 10,6 Milyar dolardır. Tabi bu endüstriyel kenevir pazarı için öngörülen rakam. 146 Milyar Dolara ulaşması beklenen MEDİKAL CANNABİS pazarıdır (2025 projeksiyon).

Erdem Ulaş, Önsöz: “…gerçek köye dönüş projesinin sonucunda ekonomimize katkısı her yıl 100 milyar dolarları aşacaktır.”

YANLIŞ: Bahsettiğimiz yanlış heyecan veya maksatlı “algı mimarlığına” örnek bir cümle.  Bu rakamların, istemeden de olsa, gerçeği yansıtmadığı halde, ulusal TV kanallarında, seminerlerde dile getirilmesi kenevirin yasallaşma mücadelesine zarar verici niteliktedir. Zira, bütün bu abartılar, konunun ciddiyetle araştırılması talimatı verildiğinde, ilgili Bakanların, ilgili uzmanlarının ciddi taramaları sonucu kolaylıkla yanlışlanabilecek, olumsuz görüş beyanına yol açabilecek sorumsuzluklardır. Kenevir konusu sadece bir dönem iktidarının meselesi değildir. Partiler üstü bir konudur (dünyada). Bir dönemin iktidarına bunu kabul ettirseniz dahi, bir sonraki yönetim değişikliğinde bu tip raporlar suiistimal hatta art niyetli maksatlar olarak görülecek, atılmış adımların durdurulmasına sebebiyet verebilecektir. 62 yıllık dogmalarla, propagandalarla kulakları dolmuş yönetim, bürokrat ve kamuoyu kitlesine yanlış bilgilerle, doğru adımlar attıramazsınız.

Endüstriyel kenevir, medikal cannabis (tıbbi kenevir) bitkisinin; tıbbi ve endüstriyel değerinin ispat evresinin aşıldığı, abartıya, yalana ihtiyacı olmadığının altını çizelim.  Bu konunun anlatılması hususunda, her doğru adıma, tüm gücümüzle destek oluruz. Ancak bu destek TAMEMEN GERÇEK, BİLİMSEL verilere dayandırılmalıdır.

Erdem Ulaş (sayfa:19): THC, cannabis indica’da, Cannabis Sativa’ya oranla daha fazladır. Erkekten ayrı yetişen bitkilerde 4-5 kat fazladır.”

DÜZELTME: Cannabis bitkisinin bütün türleri (Cannabis indica ve Cannabis Sativa) diğer cannabinoidlerin varlık yüzdesine göre daha yüksek miktarda THC ve CBD içerir. Modern laboratuvar testlerinde indica veya sativa türlerinin THC miktarlarında ciddi bir fark tespit edememiştir. Aradaki farkın en bariz özelliği THC:CBD oranıdır. Sativada THC yüksek iken CBD oranı düşüktür. Bu sebeple hastaya yüksek oranda enerji, düşünme ve konsantre sağlarken, indica türlerinde CBD oranı yüksektir. Bu yükseklik sebebiyle hasta doğal narkoz etkisi, ağrı kesici, rem uykusu gibi özellikleri hisseder. Cannabis bitkilerinin ERKEKLERİNDE CANNABINOIDLER ESER (YOK) MİKTARDADIR. Yani “dişilerinde 4,5 kat vardır” dediğinizde, THC 17-35 olan bir türün erkeğinde %3,4- 7 THC olduğunu söylemiş olursunuz. Modern kenevir tarımında ve tıbbi kenevir üretiminde erkekler ortamdan sökülür. Zira tohum üretme evresine giren dişilerde cannabinoid üretiminin düşmesine yol açmaktadır.

Erdem Ulaş (sayfa:20): “Cannabidiol (CBD) THC kadar psikoaktif değildir”

DÜZELTME: Cannabis bitkisinde 100’e yakın bileşen (phytocannabinoidler) içerisinde SADECE THC psikoaktif etki içerir. CBD VE DİĞER CANNABINOIDLERDE HİÇBİR PSİKOAKTİF “HIGH” ETKİ BULUNMAZ! “THC kadar değil” derseniz hiçbir psikoaktif içeriği olmayan CBD ürünlerinin adını lekelersiniz.

Erdem Ulaş (sayfa:20): Cannabis bitkisinin içerdiği ana etken maddeler diye saydığı; Pinen, Myrcen, Linalool, Limonen, Humulen vs. hakkında:

DÜZELTME: Bunlar cannabinoid değil TerpenoidlerdirTerpenoidler; bitkilerin aroma-tad karakteristiğini veren hidrokarbonlardır şeklinde özetlenebilir. Yani bir çam iğnesini, ya da biberiye, nane, kekik vs kokladığınızda aldığınız aroma terpene esansı sebebiyledir. Cannabis bitkisinin, özellikle hibrit türlerine göre değişen; limon, toprak, çam gibi aromaları vardır ve tıpkı cannabinoidler gibi sağlık yönünden oldukça önem arz etmektedir. Çünkü belli terpene moleküllerinin beyinde ona karşılık gelen endocannabinoidleri uyardığı ve aktif hale getirdiği bilinmektedir. Aşağıda hazırladığımız tabloda bu etkilerin bazılarını görebilirsiniz!

Konuyu dağıtmadan, düzeltme sebebimizin esasına gelelim; evet terpenelerin medikal değere katkıları inkâr edilemez ama Cannabisin esas tıbbi değerini oluşturan cannabinoidlerle karıştırılıp, bu kitabı kaynak alacak bir bürokrat ya da araştırmacı, bitkinin tedavi etkisinin önemine dair yanlış bilgilendirilmiş olacaktır. Oysa bütün dünyada sağlık araştırmacılarını yeniden bu bitkinin önemine çeken esas şey, bitkinin ana bileşenlerini oluşturan cannabinoidlerdir, terpeneler sadece bu bütünün parçasıdır.

Erdem Ulaş (Sayfa:21-27): Keten ve Kenevir tanımının “aynı bitkiler” için kullanılması meselesi;

a) Çünkü bunların tohum ve yağları arasında büyük fark görmemişlerdir

YANLIŞ: Tarihçe kısmında, eski Türklerdeki yerine dair bilgi paylaşımlarına konumuz olmadığı için değinmeyecektik ancak, keten ile keneviri birbirine benzetiliyorsa, halk arasında bunun ikisini aynı şeymiş gibi kullanan (varsa) muhtemelen bitkileri tanımadığından, üretmediğinden ya da tüketmediğinden kaynaklıdır. Görsel olarak örnekleyerek anlaşılmasını kolaylaştıralım. Keten ve Kenevir tohum farkı:

Birde yetişkin hallerine bakalım.

Erdem Ulaş (Sayfa:27): Çinlilerde, susam tanesi ile keten veya kenevir tohumunu birbirine karıştırmışlardı

Buradaki itirazımızın temel sebebi şudur. Bahse konu keten ile kenevir liflerinin tekstil açısından mikroskop altında bile, bilen gözler bakmadıkça bir farkı bulunmamaktadır. Keten bitkisinin Cannabis bitkisi ile alakası olmadığı için içeriğinde hiçbir cannabinoid madde bulunmaz. Buda, konuya endüstriyel açıdan yaklaşan mantığa, “hiç psikoaktif etkisi olmayan, aynı kalitede lif üreten ve tohum yağında yaklaşık omega 3 zengini olan keten dururken neden keneviri destekleyeyim” sorusunu sordurur. Ki bunun karşılaştırması başlı başına ayrı bir yazının konusu olur.

Erdem Ulaş(Sayfa:28)“Türkler tarafından “kendir (linum)” ile “keten (cannabis)”in sık sık karıştırıldığını da unutmamak gerek.”

YANLIŞ: “Linum” keten bitkisidir ama Keten bir cannabis bitki türü değildir. Erdem bey karıştırmış görünüyor.  “Kendir”, “Kenevir” bitkisine halkın verdiği diğer bir isimdir.

Erdem Ulaş (Sayfa:29): “Kaşgarlı Mahmut kitabında bitkinin adını “ayı-başı” olarak tanımladığı ve arapça karşılık olarak da “tennûm” sözünü koymuştur. Bu arapça söz “kendir” yani Cannabis Sativa demektir.

Erdem Bey, kitabın genelinde bilgilerini dayandırdığı kaynakları referans göstermediğinden, bize yeni olan bir veriye rastladığımızda tek tek kaynağını araştırmak zorunda kaldık. Buda o anlardan biri. “tennûm” sözcüğünün cannabis etimolojinde kullanıldığına dair bir kaynağa rastlamadık. Hatta Google bile HİÇ duymamış diyebiliriz. 

Sorumuz; Türkler Anadolu’ya gelmeden binlerce yıl önce Anadolu’da ekildiğine, ilaç olarak kullanıldığına dair kaynaklar mevcut iken, Kaşgarlı Mahmut’un kitabında zikredilmesinin neyi değiştireceği ya da konumuza nasıl hizmet ettiği, hususudur. OSMANLI’DA İÇKİYİ VE SİGARAYI YASAKLAYAN 4.MURAT DÖNEMİNDE BİLE YASAKLANMADIĞI gerçeği dile getirilmemiş ama etimolojik tarihinin 30 sayfayı aşmasının “endüstriyel kenevir” hareketine katkısı nedir?

Erdem Ulaş (Sayfa:31): “Fakat şunu da önemle belirtmek gereklidir; Eskiden, (Cannabis Indica) yerine çoğu zaman (Hyoscamus Ni¬ger) adlı bir bitki kullanılır ve bu bitkinin tohumlarından esrar çıkarılırdı. Bu sebeple “ban out” veya “beng” gibi sözler, daha çok bu ikinci bitki için söylenmişti. Çünkü “Hind Kendiri”, Mezopotamya iklimi ile pek fazla uyuşamıyordu.”

YANLIŞ: Normalde internette böyle tutarsız ve doğru olmayan bilgilere bu kadar ısrarla kullanılmasına rastladığımızda, o kaynağı güvenli bulmaz ve yok sayarız. Zira çok fazla yanlış, çok az doğrunun içerisine rastgele serpiştirilmiş ise ve ayıklanması büyük zaman ve emek israfına yol açacağına inanıyoruz. Ancak, madem ki “Cannabis” avukatlığına gönüllü oluyoruz, sanırız bundan sonrada araştırmacıları sıklıkla yanıltan, bu tip trol bilgilere sıklıkla düzeltme yapmak zorunda kalacağız.

Kara Henbane bitkisinin Cannabis ile uzaktan yakından alakası yoktur. Hem köken olarak hemde içeriği alkoloidler bakımından. Bitki hiçbir şekilde cannabinoid barındırmamaktadır. İlaç olarak kullanıldığı doğrudur ama bunun “esrar” ile bağını hangi kaynakta ve nasıl kurulduğunu bulamadığımızın notunu düşelim. Görsel olarak daha rahat anlaşılır, Kara Henbane ve Indica arasındaki fark aşağıda resimlendirilmiştir;

Cümlenin devamında, “”Hind Kendiri”, Mezopotamya iklimi ile pek fazla uyuşamıyordu.” Bilgisi de doğru değildir. Mezopotamyanın pek çok bölgesi cannabis indicaya ve sativaya uygundur. Hatta bölgenin genelinin, indica için ideal şartlarda olduğu söylenebilir.

Erdem Ulaş (Sayfa:32): “cannabis sativa (sanayi keneviri)”

DÜZELTME: Israrla bu şekilde zikretmeye devam edilmiş (Yanlış değil ama uluslararası alanda kullanılmayan bir tanım). Cannabis Sativa bitkinin bilimsel adıdır. Endüstriyel alanda kullanılan cannabisin DÜNYA GENELİNDE ANILDIĞI isim “HEMP”tir. Türkçeye “Endüstriyel Kenevir” olarak çevrilmesi, sadece “kenevir” olarak çevrilmesinden daha doğru olur. “Hemp” tanımını uluslararası geçerliliği sebebiyle kullanabiliriz. Bu ayrımı yapmak zorundayız, zira Cannabis Sativa, medikal cannabisin kullandığı türlerdendir.

Erdem Ulaş (Sayfa:32): “…çok az suya ihtiyaç duyar, tarım ilacına ihtiyacı yoktur.

YANLIŞ: Cannabis bitkisi aksine suyu seven bir bitkidir. Türüne göre azlığı ve çokluğu söz konusu olabilir ancak. Indica türleri, sativa türlerine göre daha az nemli ortamı tercih ederken, suya az ihtiyaç duymasının hangi bitkilerle karşılaştırıldığının belirtilmesi gerekir. Suyu sevmese bataklıkları kurutmada kullanımı neden tercih edilsin? Aynı şekilde “tarım ilacına ihtiyacı yoktur” yanlış bir iddiadır. İdeal şartlarda, “landrace” yani yüzyıllarca kırılarak var olduğu iklim şartlarına uyum sağlamış türler bile, eğer ekili olduğu alanın etrafında; evveliyle zirai ilaçlarla zehirlenmiş, bozulmuş ekolojiye sahip topraklarda, gelişim ve çiçeklenme sürecinde pek çok zararlıya maruz kalacaktır. Hali hazırda bu zararlılar ve bunlarla mücadelede kullanılan ilaçlar en büyük baş ağrısıdır. Bu yüzden medikal cannabis (ve hemp) endüstrisi evveliyle ekim yapılmamış, zirai bulaşıktan uzak alanlarda, ekolojiye minimum hasarla yetiştirmenin gayretindedir. Hali hazırda dünya tekstil sektörü bile, gübre-ilaç atığı barındırmadığına dair bağımsız laboratuvarlarca verilmiş sertifikalara sahip olmayan kenevir liflerini satın almamaktadır.

Cannabis çiçeği ancak çiçeklenme evresine sağlıklı girdiğinde kendini zararlılardan koruyacak kimyasallar üretir. Ki mevcut zararlılar, bazen ürünün tamamını daha gelişme evresinde tüketip bitirmektedir. Ya da çiçeklenmeye eriştiklerinde bitkinin hem tıbbi hem sağlık ve gıda yönünden değerini yitirmesine sebep olmaktadır. Medikal Cannabis Türkiye olarak bu tip bitkileri tanımlamakta kullandığımız güzel bir cümle var. ÖLMEZ AMA OLMAZ! Cannabis bitkisi çok güçlü bir bitkidir, tabi gereken bakımı ve şartları oluşturmuşsanız. Değilse bitkinin ölmemiş olması, olmuş olduğuna işaret değildir. Size sağlıklı gibi görünen bitki endüstriyel ve tıp açısından ot-sap kıymetsizliğine düşmüş olabilir.

Erdem Ulaş (Sayfa:34): “…en az 250 hastalıkta kullanılır”, “bataklık kurutmada en etkili bitki”

DÜZELTME: Bunlar hep (genelde Jack Herer’in “İmparator Çıplak” kitabından) internette dolanan, kulaktan kulağa, slogandan slogana evrimleşip, araştırmacıyı doğru olduğuna inandıran doğruluk ekseninden kaymış alıntı bilgilerdir.

Endüstriyel kenevir” Erdem beyin bahsettiği 250 hastalıkta kullanılmaz. Tohumunun içerdiği zengin yağ asitleri sebebiyle bir sağlık değeri elbette mevcuttur. Ancak, içeriği cannabinoidler eser (yok) miktarda olduğundan, tıbbi kullanım alanında etkisi, Medikal Cannabis (Tıbbi Kenevir)’e oranla çok çok azdır.
Cümlenin devamında, bir önceki sayfalarda “çok az suya ihtiyaç duyar” alıntılamasında bulunurken bu seferde, “bataklık kurutmada en etkili bitki” olduğuna yer vermektedir. Neyse ki, “en etkili bitki” iddiası olmasa da, genel olarak bu bilgi doğrudur.

Erdem Ulaş (Sayfa:34): “Omega yağ asitlerini muhteviyatında barındıran kenevir, bu özellikleri ile doğadaki tüm bitkilerden ayrışmaktadır.”

DÜZELTME: Bir araştırmacı çıkar da “keten” tohumunun omega zenginliği açısından, “kenevir tohumu yağına benzer olduğunu üstelik daha ucuza mal edildiğini”, tablosuyla ortaya koyarsa, “hiçbir psikoaktif madde içermeyen keten yerine neden hempi tercih edelim?” sorusunu yönelttiğinde nasıl bir cevap düşünülür? Tekrar edelim Cannabisin hali hazırdaki sayısız değerinin abartılmaya, yanlışlarla yüceltilmeye ihtiyacı yok! BİLİMSEL İSPATLI FAYDALARININ KABULÜ YETERLİDİR!

Erdem Ulaş (Sayfa:32): Otoyollar, caddeler, sokakların tüm asfaltları kenevirden yapılabilir. Yüzyıllar boyu dayanıklılık sağlar, sürekli bakım gerektirmez, ekonomiktir ve sağlamlığı en az 8 kat daha fazladır.”

YANLIŞ!!!: Böyle bir iddianın slogan olmasının haricinde bir doğruluk değeri yok. Böyle bir karışımın asırlarca bozulmadan kalabilmesi için önce yapılmış olması gerekirBioasfalt olarak kullanılan malzemeler içerisinde Hemp (kenevir) bulunmamaktadır. Konu hakkında tek bir bilimsel çalışma, test, araştırma raporu bizim bilgimizin çeperine çarpmamıştır.

Etimolojik Tarihçe ve Hikaye Kısımlarından Sıkıldığımızdan 85.Sayfadan Devam Ediyoruz.

18.Erdem Ulaş (Sayfa:85): “Kenevir lifinin en önemli özelliği neme karşı dayanıklı olmasıdır. Kendi ağırlığının %30’u kadar suyu ıslaklık tutmaksızın bünyesinde tutabilir.”

DÜZELTME: %10-13

Erdem Ulaş (Sayfa:85): Kenevir bazlı asfalt kaplamalar asırlarca bozulmadan kalır

YANLIŞ!!!: Böyle bir karışımın asırlarca bozulmadan kalabilmesi için önce yapılmış olması gerekirBioasfalt olarak kullanılan malzemeler içerisinde Hemp (kenevir) bulunmamaktadır. Böyle bir bilimsel araştırma, makaleye de rastlamadığımızı tekrar ederek, bu bilgilere ulaştığı kaynağı rica edelim.

Erdem Ulaş (Sayfa:85): Toprak istekleri bakımından fazla seçici değildir. Her toprakta yetişir. Toprak pH= 7.0-7.5 olmalıdır.

CİDDİ YANLIŞ!!!: Kitaba hızla göz bir attığımızda ve ulusal bir kanaldaki sözleri ile birleştirdiğimizde, bu arkadaşların Cannabis (kenevir) bitkisini HİÇ TANIMADIĞI, yetiştirmediği hemen göze çarpan bir durum. Bu bitkiyi yetiştirmiş olsa, ya da yetiştirilmesine bir şekilde gözlemci olmuş olsa, yukarıdaki pek çok yanlış bilgiyi, kendiliğinden kitabına koymazdı diye düşünüyoruz. Cannabis (kenevir) bitkisi önceden de belirttiğimiz gibi, hemen her coğrafyada yetişebilir, hayatta kalabilirÖlmemesi, olmuş olması anlamına gelmez.
Cannabis toprağı ÇOK özenle araştırılır, bölge seçilir ve toprak ısısı, nemi, ph ve besin değeri sıklıkla analiz edilir, gözlem altında tutulur. Çoğunlukla bitki için ideal toprak karışımı suni olarak hazırlanarak ekim alanları oluşturulur.

Cümlenin devamındaki bilgi ise, bu veriyi kesin bilgi olarak alıp, ekimini yapacak insanların ürünlerini felakete götürecek kadar büyük hata içeriyor. CANNABİS (Kenevir) BİTKİSİ İÇİN İDEAL TOPRAK pH’I 6,5-7 arasındadır. Altı ve üstü “ÖLMEZ ama OLMAZ” durumunu oluşturur.

21.Erdem Ulaş (Sayfa:86): Ne kadar erken ekim yapılırsa… kenevirin veriminde de artışa neden olur. … ekim zamanı ideal olarak Mart ayı sonrasında ise Nisan ayıdır.”

EKSİK ve YANLIŞ: Çiftçiye böyle bir bilginin altını doldurmadan vermek, bitkiyi “bilmemek” ile bahanelendirilemeyecek kadar ağır bir sorumsuzluk olmuş olur. Cannabis (Kenevir) bitkisi için; hava sıcaklığının yanı sıra TOPRAK SICAKLIĞI HAYATİDİR, ekim uygun mevsimin yanı sıra, toprağında belli bir ısıya ulaşmasından sonra gerçekleştirilir. “ideal ekim” ayları olarak sıraladıkları zamanlar, tohum topraktan çıksa bile mevsimin, güneşin konumu ve süresi gereği BİTKİ KENDİNİ ÇİÇEKLENMEYE GEÇMEYE ZORLAYACAKTIR. Güneş açısı doğru zamana geldiğinde, gün ışığı doğru süreye ulaştığında ise gelişmeye dönmeye zorlanacaktır. Bu tüm ekimi STRESE sokup gelişimi durdurabileceği veya öldürebileceği gibi en iyimser ihtimalle ÖLMEZ ama OLMAZ neticesini verecektir.

Erdem Ulaş (Sayfa:87): “Toprak altı zararlılarına karşı ekimden önce tohum ilaçlaması yapıldığında verime olumlu etki yapar.”

CİDDİ YANLIŞ!!!: Tohum steril etmenin, tohum üzerinde bitkiye yararlı “endophytic bacteria” varlığını yok edeceği, bunun bitkinin savunma mekanizmasında geri dönüşümü olmayan kusurlar yaratabileceği detaylarına hiç inmeden ve “endüstriyel kenevir” ilgi alanımız olmamasına rağmen; uluslararası alanda çok önemli bir konunun çiftçilerimiz, yatırımcılarımız tarafından bilinmesi gerekir. Böyle zirai ilaçlamalar, gübrelemeler sebebiyle, kenevir lifinin en çok talep edilen sanayisinde (tekstil) bile tercihleri ketenden yana kaydırmaktadır. ZİRA KENEVİR LİFLERİ 3 PARTİ BAĞIMSIZ LABORATUVARLAR TARAFINDAN TEST EDİLİR (MEDİKAL CANNABİS İÇİNDE BU DURUM BÖYLEDİR) SERTİFİKALANDIRILIR. Uluslararası Pazar; liflerin içerisinde zirai atık, ilaç bulunması haline oldukça hassastır. Bu ürünlerin insan cildine, oradan bünyesine kanserojen bulaşıklığa yol açacağı kaygısı hakimdir. Tekstilde böyleyse, gıda, sağlık, kişisel bakım ürünlerinde neler olacağını siz düşünün. Böyle bir ürün ancak böyle sertifikaları talep etmeyen ülkelerde dolanıma sokulabilir. Türkiye için böyle bir başlangıç yapmak, daha başlamamış sektörü öldürmek olur.”

Erdem Ulaş (Sayfa:88): “Yağışı bol bölgelerde yetiştirildiğinden, ekstrem yıllar hariç sulamaya gereksinim duymaz. Kenevir topraktan fazla besin maddesi emen bir bitkidir.” Sonrasında gübre tavsiyesi verilmesi hakkında;

DÜZELTME: Önceki sayfalarda verilen bilgiler, ilerleyen sayfalarda değişebiliyor. Daha önce “suyu sevmez” şeklinde verilmiş bilgi “sulak yerlerde yetiştirilmesi, bolca yağış alması gereği sulanması gerekmez”, “gübreye ihtiyaç duymaz” diye verilmiş bilgi de “topraktan çok besin emmesi sebebiyle” gübreleme tavsiyelerine dönüşen beyanlar, okuyanın, daha vahimi yetiştirenin, kafasını karıştırabilir.
Buradaki itiraz noktamız, sonrasında gelen paragraflarda insanlara sentetik gübreleri tavsiye etmiş olmasıdır. Bu husus bir önceki (23) itirazımızda açıkladığımız sebeplerden ötürü ürünü sadece bunun denetiminin olmadığı ülkeler için ticari bir mal haline düşürür. VE ÜRÜNÜN İÇERİĞİNDEKİ SENTETİK BULAŞIKLAR ULUSLARARASI ALANDA BİR KERE İFŞA OLURSA, İTİBARSIZLAŞAN ÜRÜNÜN TELAFİSİ EN ZOR SEKTÖRLERDEN BİRİ OLDUĞUNUN ALTINI BİR KEZ DAHA ÇİZELİM.

Erdem Ulaş (Sayfa:89): Kenevirin önemli bir hastalığı ve zararlısı bulunmamaktadır.” “Ekimden sonra gerek görüldüğünde, zararlı böceklere, mantara, hastalıklara karşı ilaçlama yapılabilir”.

CİDDİ YANLIŞ!!!: İkisi de ardı ardına gelen cümleler. Konuya hâkim olmamak, bu çiçeği yetiştirmemek, yetiştirilmesinde gözlemci dahi olmamak bir tarafa, bu bitkinin uluslararası pazardaki kıymetini düşüren unsurlar yeterince araştırılmamaktan kaynaklı, üreticiye zarar verebilecek tavsiyeler bunlar.

Cannabis (Kenevir)in sayısız zararlısı, küfü, mantarı, virüsü bulunmaktadır. Ve bunların bulaşmasından sonra mücadele, bu bitkinin ürün değerini tamamen ya da kısmen öldürecektir. O yüzden dünyada en hassas yetiştirilen tarım ürünü olarak değerlendirilebilir.

Erdem Ulaş (Sayfa:89): (Hasat) “Ağustos sonu Eylül ayında erkek ve dişi kenevirleri ayrı ayrı hasat etmek uygundur. Tarlaya 2 kez girileceğinden el emeği yüksek bir hasat gerçekleşse de daha kaliteli bir lif ve tohum elde edileceğinden ekonomik olmaktadır.”

ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Son derece az araştırılmış ve ülkede neden artık kenevir ekiminin yapılmadığının olası en net, en korkunç resmiyle karşılaştık diyebiliriz. Detaylandıralım; Cannabis (kenevir) bitkisi erkeği ve dişisi ayrı olduğunu tekrar edelim. Tohumların erkek-dişi çıkma oranı genel olarak %50-50’dir (en iyimser 65:35). Tabi doğa bu orana birebir oranda uymayacaktır. TARLAYA ORAKLA GİR, ERKEĞİ KES AL, BÜYÜMEKTE OLAN DİŞİ BİTKİLERİN ARASINDAN GEÇİR DÜZLÜĞE ÇIKART şeklinde bir önerme yapabilmek ve bunun yurtiçi veya uluslararası rekabet için verimli bir yöntem olacağını söyleyebilmek   için HAYATINDA HİÇ KENEVİR GÖRMEMİŞ OLMAK, EVRELERİ HAKKINDA HİÇBİR FİKRİ OLMAMAYA DELALETTİR.
Resimlerle anlatmak istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.

Elle seçme örneği;

Türkiye’de ekim yapan geçmişteki insanlar yukarıdaki resimdeki gibi bakımsız ve verimsiz tarlalara sahiptiler. Ancak o zaman elle seçim yaparak erkekleri söküp alabilirler. Bu tip tarım küçük ölçekli, lif, sap işleyenler haricinde hiçbir endüstrinin bir işine yaramaz. Böyle bir ekim anlayışı KORKUNÇ el emeği ve bunun karşılığında yüksek maliyeti sebebiyle uluslararası pazarda rekabet şansı dahi bulamayacak, ancak ekonomik intihar olur çiftçi için. Ekimi yasaklanmasaymış da, bu tip tarımın kendiliğinden yok olup gitmesi gayetsebep/sonuç akıbeti gibi görünüyor.

Ekilen endüstriyel kenevir alanına ve bitkilerin eriştiği cüsseye dikkat açısından güzel bir resim. Makinalarla hasat edilmesine rağmen bitki bağlarına verdiği hasar sebebiyle sadece bu bitkiye özgü tarım araçları geliştirilmiştir. Siz şu tarların içine elde orakla girip erkek kenevir aranabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

Şimdi bu resimlerin ardından, tarlanın içinden erkek bitkiyi söküp dişiyi bırakmak cümlesini bir daha okuyun. Bundan daha az alanda ekim, daha az hasat demektir. Uluslararası rekabet planları ile yola çıkılıyorsa, bunun ciddi analizi ortaya konmalıdır.

Erdem Ulaş (Sayfa:92): Lif ve tane amaçlı sanayi keneviri tarımına örnek olarak koyduğu resim.

YANLIŞ: Doğru bir resim temsili değil. Söz konusu tarladaki kenevirler tohum ve tıbbi amaçlı (CBD) dallandırılmış bitkiler. Lif için kullanıma uygun şekilde cüsselenmemiş.

Erdem Ulaş (Sayfa:94): Kanser hastalığının BELKİ DE TEK ETKEN İLACI kenevirin yaprağından yapılan, “CBD Oil”- Cannabidiol Yağıdır.”

ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Kimseye bir düşmanlığımız olmadığı gibi, kenevirin tıbbi değerine dikkat çeken her samimi adımın, samimi destekçisi olduğumuzun defalarca ifade ettik. Böylesine bir cümle BİLMEMEK masumiyetinden çıkıp, BİLMEDİĞİ HALDE, BİLİYORMUŞ GİBİ SÖYLEMEK basiretsizliğine girer. Endüstriyel kenevirin tıbbi değere haiz “Phytocannabinoidleri” eser miktardadır! Erdem beyin belirttiği gibi yapraklarında ise hepten az (yok) ölçüde bulunur. Endüstriyel kenevirden CBD elde edildiği doğrudur ancak bu DİŞİ bitkinin, çiçeklenmesini tamamlamış ÇİÇEK SÖMEKLERİNDEN elde edilir. CBD’nin kanserle mücadelede “tek etken” ilacı” olduğu iddiası ise daha vahim bir basiretsizliktir. Kanserin hemen her türüyle mücadele eden, iyileştirici olarak görülen etken cannabinoid THC’dir. CBD’nin diğer hastalıklara ve yan etkilerine karşı etkisi zaten tartıştığımız bir konu değil. Ama önce CBD bitkinin neresinden elde edilir, nerelerde kullanılır bir derin bilmenin ardından söz söylemek adaba uyar. Tıbbi Kenevir” hususu derman arayışındaki hastaların aklına yanlış bilgiler sokmanın vebali, “pardon” ile ödenemeyecek kadar hassas bir konudur “

Erdem Ulaş (Sayfa:99): “THC esrardaki ana zehirleyici

ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Söyleyecek söz bulamıyoruz. Bir başka basiretiz açıklama. Üstelik kendisi de ilerleyen sayfalarda (101), THC’ye ve tedavi edici özelliklerine övgüler diziyor. Bu “ana zehirleyici” cannabinoid ABD, KANADA, İSRAİL hastahanelerinde, kliniklerinde hastalara reçetelendirilsin. Yapılan bütün bilimsel çalışmalar HİÇBİR TOKSİK etkisinin olmadığını ortaya koymasına rağmen “zehirleyici” olarak tanımlansın.

Konuyu bilmemek, bilimsel araştırmaları okumamak, insanlara yanlış bilgi vermek veya yönlendirmeye vesile olmak ciddi bir vebal, büyük bir sorumluluktur. 

Erdem Ulaş (Sayfa:103): “Sanayi keneviri tohum yağı (Cannabis Sativa Seed Oil) THC içermez psikoaktif değildir.”

EKSİK DOĞRU: Önce parantez içi, “Cannabis Sativa Seed Oil”, yani “canabis sativa tohum yağı” diye bilinirliği yoktur. “Endüstriyel Kenevir Tohum Yağ”. Uluslararası alanda “Hemp Seed Oil”, Kenevir Tohum Yağı diye geçer. KENEVİR TOHUMU CANNABINOID İÇERMEZ. Yani içeriğinde CBD’de bulunmaz!

Erdem Ulaş (Sayfa:103): Kenevirin cannabis indica türü (dişi kenevir olarak da tanımlanır) esrar olarak bilinir. Bunun etkin maddesi ise THC’dir.

YANLIŞ!!!: KENEVİRİN HER TÜRÜ DİŞİ VE ERKEK OLARAK AYRILIR. Endüstriyel kenevir (Hemp) içeriği cannabinoidler açısından en zayıf olan türüdür. CBD açısından bile zayıf bir bitkidir. CANNABIS SATIVA VE CANNABIS INDICA’NIN İKİSİDE THC AÇISINDAN OLDUKÇA ZENGİNDİR. İçerik bakımından (CBD için özel yetiştirilen türler hariç) %15-35 THC ye karşılık %0,01-%1,5 CBD cannabinoid bileşenlere sahiptir. ERKEK BİTKİLERDE CANNABINOID ESER (YOK) MİKTARDADIR.

Erdem Ulaş (Sayfa:104): “Kenevir yağının… kemoterapiye alternatif olarak kanserli hücreleri yendiği ve sağlıksız hücreleri yok ettiği ABD’de Rick Simpson tarafınca da kanıtlanmıştır.”

EKSİK DOĞRU: Hakkında üretilen bütün iltifatları fazlasıyla hak eden, bizzat tanıdığımız, yöntemlerini öğrendiğimiz bu büyük aktivist hakkında daha düzgün bir Google okuması yapılsaymış diyebiliyoruz ancak. KANADALI Medikal Cannabis aktivisti Rick Simpson, bütün dünyada kendi adıyla anılan Rick Simpson Yağı ile, başta kendi ve yakın dostları olmak üzere binlerce kanser ve türevi hastalıktan muzdarip insanı iyileştirmiş efsane bir kişiliktir.

Rick Simpson gerek yağın yapılışı gerekse içeriği ve dozajı hakkında bütün bildiklerini on yıllardır insanlara ücretsiz paylaşmış ve paylaşmaya devam etmektedir. Bütün röportajlarında, kitabında, resmi internet sayfasında üzerinde ÖNEMLE VURGULADIĞI ŞEY, yağın çıkartılacağı cannabis türünün YÜKSEK THC cinslerinden olmasıdır. Zira kanserle mücadele eden, bitkinin en önemli cannabinoidi THC’dir.

Not: Erdem beyin zikrettiği endüstriyel kenevir yağının bu RS yağı ile alakası yoktur.

Erdem Ulaş (Sayfa:106): “Rick Simson yöntemi; … petrol veya nafta kullanılan RS tekniğidir. Bu işlem için birçok tipte çözücü kullanılabilir: saf neftyağı, eter, bütan, %99 izopril alkol veya su. Zengin bir yağ elde edilmek istenirse iyi bir yöntem sayılmaz. Kullanılan çözücülerin kalıntıları nedeniyle de güvenli değildir.”

ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Google tercümeye de güvenmemek lazım tabi. “Petrol veya Nafta” değil “Petrolium Naphta”, %99 Etil veya İzopril veya Saf Zeytin yağı kullanılan yöntemler arasındadır. İlk üçü de ısıya maruz kalarak tamamen buharlaştığından son üründe eser (yok) miktarda kalıntı bırakırlar. YANİ BİLİNEN EN GÜVENLİ EN SAĞLIKLI EKSTRAKT YÖNTEMLERİNDENDİR.

Zeytinyağındaki sıkıntı ise, son üründe buharlaşan suyun ardından kalan zeytin yağı daha da rafine edilemez. Yani hasta her seferinde yüksek oranda zeytin yağını da beraberinde tüketmek zorundadır.
Bütan: 9-12 kez filtrelenmiş saf da olsa, bütan gazı RSO’da kullanılmaz.
Su: Cannabinoid (LİPİD) YAĞDA ÇÖZÜNÜR, SU DA ÇÖZÜLMEZLER!!!

Erdem Ulaş (Sayfa:117): “Terpenoid… Ancak bu kez herhangi bir bileşene dair spesifik bir etki ortaya çıkarılmamıştır ve faaliyet mekanizmaları tarif edilememektedir.”

YANLIŞ!!!: Dünyada (Ocak 2019 itibarı ile) “Terpenoid” konusunu içeren yayınlanmış 300 BİN üzerinde bilimsel çalışma raporu, makale bulunmaktadır. Sadece Cannabis kaynaklı terpenoid konusu üzerine ise 6 BİN’in üzerinde bilimsel makale yayınlanmıştır.

Fiziksel etkileri ve tıbbi faydalarını özetleyen tablomuzu yukarıda yeniden inceleyebilirsiniz.

Erdem Ulaş (Sayfa:120): Dil altı kenevir uygulaması için farnakokinetik bilgi çok yoktur.

YANLIŞ!!!: Cannabisin hastalıklar ve uygulamaları üzerine yayınlanmış 29 BİN’in üzerinde (2020 itibarı ile) bilimsel makale mevcuttur. Sadece farmakokinetiğine yönelik ise yayınlanmış 1400ün üzerinde bilimsel çalışma, inceleme makaleleri mevcuttur.

Erdem Ulaş (Sayfa:127): THC… ilk olarak İsrail’de (1964) yılında kannabis bitkisinden ayrıştırılmış ve “anandamide” adı konmuştur.”

YANLIŞ!: Anandamide” beyinde doğal olarak bulunan lipid olup THC ile tek ortak noktası aynı reseptörlere bağlanmasıdır. Yani bitkiden çıkarılan bir bileşen değildir. Öte yandan “tetrahydrocannabinol” olarak anılışı 1940’a kadar gider.”

Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi, Kenevir Enstitüsü Resmî Açıklaması;

(Sayfa:189): “… ve 10 yıl içerisinde bu pazardan her yıl 100 MİLYAR DOLAR gelir elde edebileceğini öngörmektedir.”

YANLIŞ!!!: Endüstriyel Kenevir DÜNYA pazarı, 2025 için 10,6 Milyar Dolar öngörülürken, ASAM bu öngörüyü hangi hesaplamalara ve verilere dayandırmaktadır?

Erdem Ulaş (Sayfa:202): Türkiye’deki tarım arazilerinin sadece %8’ine kenevir ekimi ile hali hazırda 30 Milyon Ton petrol ithalatımıza gerek kalmadan petrol yerine biodizelin kenevirden üretileceğini anlattı.”

BİRŞEYLER ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Şu matematiği birde biz yapalım.
Türkiye’nin yıllık toplam yakıt tüketimi tablosu (Litre):
Benzin:  2.920.000.000 lt/yıl
Mazot: 18.250.000.000 lt/yıl
Toplam Petrol Tüketimi : 32.MİLYAR lt/yıl 
Türkiyenin toplam tarım alanı: 38 Milyon Hektar 
• %8 değilde %10 alalım=             3.8 Milyon Hektar
Dünya da erişilmiş en üst verimden hesapladığınızda:
200 gallon/ha (Kenevir bioyakıtx 3.8 Milyon Hektar= 3 MİLYAR lt. Bio-Yakıt Yani Türkiye’nin ihtiyacı olanın %10’u ancak karşılanıyor. Ki bu “Yakıt/Gıda fayda” analizi hesaba katılmamıştır. ASAM bu hesaba nasıl ulaştığını ve kaynaklarını açıklarsa, ya da biz mi yanlış hesaplıyoruz gösterirlerse, severek düzeltme yaparız.

Erdem Ulaş (Sayfa:211): Tarım alanlarımızın sadece %15’ine Kendir eksekülkenin TÜM ısınma, aydınlanma ve petrol döviz giderimizi karşılayacağımız gibi, bütçemizin cari işlem açığını da kapatarak dengelemiş oluruz.”

BİRŞEYLER ÇOK CİDDİ YANLIŞ!!!: Yukarıdaki hesabımızı tekrarlamayalım ama %8’ini ektiğimizde petrol tüketimimizin %10’una denk biodizel üretiyoruz. Ama %15’ine ektiğimizde bırakın petrolü, BÜTÜN aydınlanma, ısınma, bütçe açığını tamamen kapatıyoruz. BİZ Mİ HESABI YANLIŞ YAPIYORUZ?

Founder and Head of Medical Cannabis Türkiye (MCT) since 2007. He previously served as an International Relations and Agreements Specialist for the Republic of Türkiye. In 2007, he relocated to the United States. He is a strong advocate for 100% non-profit, open-source knowledge sharing on the Living Soil Food Web, KNF, JADAM, and other sustainable cultivation techniques for medicinal cannabis.

My New Stories