Öncelikle belirtmek isteriz ki; Hocamızın yazısında andığı isimler ve sempozyumda yaptıkları sunumlara dair detaylı bilgiler verilmediğinden, maalesef sempozyuma dair yazamadık.
Hocalarımızın resmi emaillerine tek tek ricada bulunduk ama yazımız hazırlandığı sürede henüz bir dönüş gerçekleşmemiştir.
Sibel Çakır Hocamız, yazısına “yeterli bilgi sahibi olmadan, uzmanları ile irdelemeden kamuoyuna duyurmak, kannabis reklamı yapmak istemedik.” ile giriş yaptığından, hocalarımızın medikal cannabis hususundaki bilgilerini, uzmanlıklarını daha da merak ettik. Çünkü malumunuzdur ki, cannabis bitkisi 60 yıldan fazla bir süredir ciddi yasaklı bir konudur.
“Toplantı Notları”na dair:
Prof.Dr. Sibel Çakır:
DÜZELTME: Bu yanlış bilgilendirme Google bilgi kirliliği, Erdem Ulaş ve ASAM (Kenevir Enstitüsü) beyanlarına (ve Ulaş’ın Mucize Bitki Kenevir kitabına dayanmaktadır).
Cannabis bitkisinin 4 türü; Cannabis Indica, Cannabis Sativa, Cannabis Ruderalis ve Hibrit türlerin TAMAMI THC içermektedir.
Prof.Dr. Sibel Çakır:
GÜNCELLEME: Sempozyumda dile getirilmiş bu bilgi, Nixon propagandalarının günümüzde hala etkisini sürdüren kırıntılarıdır. Güncel olmayan bir durumu işaret etmektedir.
ABD aşırı sağ kanadı Cumhuriyetçiler bugün hala “Uyuşturucu ile Savaş” politikalarına milyarlarca dolar lobi faaliyeti desteği vermektedir. Ancak, ABD’nin Federal Sağlık Kurumları olmak üzere, Kanada, İsrail, AB ülkelerinin sağlık bakanlıkları ve üniversiteleri de hızla görüş ve duruş değişikliği bildirmektedir.
Geçen 60 yılda cannabis ile ilgili yayınlanan bilimsel makale toplamı 3,500’lerden, son 10 yılda (çoğunluğu son 5 yılda) 40,000’i aşmış durumdadır.
ABD, Sağlık ve İnsan Hizmetleri Departmanı, ABD Genel Cerrahlık Makamı, FDA, Dünya Sağlık Örgütü, EMCDDA gibi kurumlar, Cannabis karşıtı pozisyondan, “Cannabisin BM yasaklı listesinden çıkarılması” teklifi verme duruşuna geçmişlerdir.
Nitekim GW Pharmaceuticals tarafından sadece cannabis bitkisinden elde ettiği ekstrakt olan Sativex (Nabiximols) ve Epidiolex (CBD) ürünleri FDA testlerini geçmiş ve pek çok ülkede bir çok hastalığa karşı reçetelendirilmektedir.
Prof.Dr. Sibel Çakır:
DÜZELTME: Prof. Sevil Atasoy’un yazdığı makalesinde eleştirdiğimiz hususun aynısı tekrarlanmış. Bizde burada cevabımızı tekrarlayalım:
“Epilepsi türleri, terminal dönem kanser ağrıları (ve kemoterapiye bağlı yan etkilerin giderilmesinde) ve dirençli ağrıların tedavisi DIŞINDA” demek, bir bitkiden evrensel (her derde deva) bir sinek yağı çıkarma iddiası varmış gibi bir izlenim bırakmaktadır. Bahsedilen rahatsızlıklar ve kronik ağrı yönetimi küresel bir problemdir. ABD’de HER YIL 100,000 hasta reçeteli ilaçlar (ağrı kesiciler ağırlıklı olarak) sebebiyle ölmektedir. Yaşlıların ağır narkotik ilaçlara karşı toleresi, yan etkilerinden ızdırap duyması veya ağrılarla ya da yan etkilerle yaşamaya mahküm edilmesinden nadiren bahsedilir.
Küresel olarak ağrı kesicilere ulaşım ve reçetelendirilmesi (ihtiyaç ve karşılama yüzdesi) haritası aşağıdaki gibidir.
Tablo bu kadar net iken; fiziksel bağımlılığı olmadığı ortaya konmuş, dozaşımı riski sıfır olan, tek başına kaydedilmiş hiçbir cannabis ilintili ölümün olmadığı, yan etkisinin hastalarının moralini, iştahını ve yaşam kalitesini artırmak olan bir bitkiye, “ama herşeyi de iyileştirmiyor” yaklaşımını acımasız bulduk.
Buna rağmen National Academies of Sciences, Engineering, and Medicine (NASEM) 2017 raporunda cannabisin olumlu etki sağladığı kabul edilmiş hastalıklara dair beyanlarını aşağıda listeyelim.
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı izleme Merkezi (EMCDDA)’nin Aralık 2018’de yayınladığı raporda, 28 kez referans gösterdiği; “The Naional Academices of Sciences– NASEM 2017” raporunda:
Hastalık/Durum |
Etki |
Kronik Ağrı (Kanser Dışı) | Ağrı semptomlarının azaltılması |
Kemoterapi Kaynaklı Bulantı/Kusma | Oral kannabinoidlerle etkili antiemetik (bulantı önleyici) |
Multipl Skleroz Spastisitesi | Hasta bildirimlerine göre spastisite semptomlarında iyileşme |
Uyku Bozuklukları | Kronik hastalıklara bağlı uyku problemlerinde iyileşme |
HIV/AIDS’e Bağlı Kilo Kaybı | İştah artışı ve kilo kaybında azalma |
Travma Sonrası Stres Bozukluğu | Semptomlarda iyileşme (örneğin: nabilone ile) |
Tourette Sendromu | Tik şiddetinde azalma |
Anksiyete Bozuklukları | Anksiyete semptomlarında iyileşme |
Epilepsi (Dravet, Lennox-Gastaut vb.) | Nöbet sıklığında azalma (CBD bazlı tedavilerle) |
Glokom | Göz içi basıncında kısa süreli azalma |
Travmatik Beyin Hasarı | Daha iyi sonuçlar (örneğin: daha az ölüm, sakatlık) |
Demans | Ajitasyonda azalma ve sirkadiyen ritimde iyileşme |
Alzheimer Hastalığı | Davranış bozukluklarında azalma |
Kaynak: NASEM-2017 Raporu
Prof.Dr. Sibel Çakır:
SORUMUZ: Bu yaklaşımda çok sık rastladığımız bir durumdur. Mesela ne kadarlık bir hasta gurubu geri bildirimi “bilimsel yeterlilik” için kabul edilebilir bir rakamdır?
İster NASEM, ister EMCDDA, DSÖ, FDA raporları olsun, hemen hepsinde aynı çelişkiyi ve çifte standardı, hükümet propagandalarının bilimsel yaklaşımı nasıl etkilediğine canlı bir örnek olarak görebilirsiniz.
Örneğin ilgili raporlarda; 1-2 çalışma da, bir kaç on hastada yapılma cannabis aleyhineyse bu sonuç “bilimsel” bir kanıt olarak sunulurken, birden fazla çalışmada, bir kaç yüz hasta üzerinde yapılan aynı konudaki araştırmaya “kesin bir yargı için DAHA FAZLA çalışma yapılmasına ihtiyaç vardır” şerhi düşülmektedir.
ÜSTELİK, bu çalışmaların HEMEN HEPSİNİN sentetik veya seçilmiş (sadece THC:CBD) cannabinoidlerle gerçekleştirilmiş olmasına rağmen, 60 yıldan fazla bir süredir onbinlerce hastanın geri bildirimlerine dayanan hasta beyanları “bilimsel” kabul edilmemektedir.
Hocamızın yetersiz bulduğu Whitting Raporu ne diyor bir bakalım:Penny F. Whiting, PhD; Cannabinoids for Medical Use A Systematic Review and Meta-analysis
Şimdide yukarıdda çalışmalarda kullanılmış sentetik ve seçili cannabinoidlerle doğal cannabinoidlerin içeriğini karşılaştıralım:
Prof.Dr. Sibel Çakır:
DOĞRU: Hocamızın bu söyledikleri doğrudur. Özellikle piyasayı sarmış olan CBD yağlarının çoğunda (%90’nın üzerinde bir rakam) CBD’den eser bulunmamaktadır. Özellikle internet üzerinden CBD yağı diye alınan ürünler, ilgili ülkelerin regülasyon ve ciddi denetim eksikliği sebebiyle hasta suistimaline açık ürünlerdir. En iyimser haliyle içeriğinde CBD değil, endüstriyel keneviri tohum yağı bulunmaktadır ve CBD İÇERMEMEKTEDİR!
Kenevir Yağı ve CBD Yağı arasındaki farkları, dikkat edilmesi gereken hususları anlattığımız: “Kenevir Yağı ile CBD Yağı Arasındaki Farklar” makalemizi mutlaka okumanızı öneririz.
Dip Not: Sempozyuma katılan hocalarımızın sunduğu konular elimize ulaşırsa yazıyı güncelleyerek, Türkçe kaynak olarak ilgilenen, merak eden arkadaşlarımıza ulaştırmış oluruz.
Sempozyumda sunum alan hocalarımız ve konuları:
1- Kannabisin tarihi, farmakolojik yönü ve mümkünlüğü
Prof.Dr. Meltem Uyar, Prof. Dr. Sibel Çakır
2- Adli Tıp’tan Klinik Kullanıma Kannabis: Tarihsel Yaklaşım
Prof. Dr.Rezzan Gülhan Marmara Üniversitesi Farmakoloji
3- Kanabinoid Sistemin Farmakolojisi
Prof.Dr.Tayfun Uzbay Üsküdar Üniversitesi Farmakoloji
4- Seçilmiş Nörolojik Hastalıklarda Medikal Kannabis Kullanımı: Etkinlik ve Güvenirlilik
Prof. Dr. Ebru Aykutlu, Prof. Dr. Nerses Bebek
5- Endokanabinoid Sistem: Epilepside Yeni Tedavi Hedefi
Prof. Dr. Filiz Onat Marmara Üniversitesi Farmakoloji ABD
6- Olgu Örnekleri ile Tedaviye Dirençli Epilepsi de Kannabis Kullanımı
Prof. Dr. Burak Tatlı
7- Parkinson ve Hareket Bozukluklarında Kannabis Kullanımı
Prof. Dr. Barış Topçular
8- Algoloji ve Palyatif Bakım Açısından Medikal Kannabis
Prof. Dr. Meltem Uyar- Prof. Dr. Süleyman Özyalçın
9- Multiple Sklerozda Spastisite, Ağrılı Spazmlar ve Mesane Disfonksiyonunda Marihuanna Kullanımı Ülkemizde esrar kullanım ile ilgili süreç ve kannabidiolün tedavideki yeri
Doç.Dr. Cüneyt Evren; Prof. Dr. Hakan Coşkunol