Türk Tabipler Birliği, Tıbbi Kenevir bitkisi hakkında, sadece 60 yıllık ABD lobisinin sloganlarına dayanan, talihsiz bir beyanda bulunmuştur.
TTB’nin beyanlarına tek tek cevaplarımız aşağıdaki gibidir:
İÇİNDEKİLER
- 1) DSÖ Beyanı: Bilimsel HİÇBİR Cannabis Araştırması Yapmamışlar
- 2) DSÖ Raporu: Yasallaşması veya Yasaklı Olması Kullanım Eğilimini Etkilemiyor
- 3) Whitting-2015 Raporu: Hastalıklara Etkisi
- 4) FDA, Cannabis Bitkisinin Güvenirliğini Onayladı
- 5) Cannabisin Fiziksel Bağımlılığı Yoktur
- 6) Cannabisin Dozaşımı Riski Yoktur
TTB: “dünyada en sık kullanılan yasadışı uyuşturucu olduğu bildirildi. Özellikle gençlerde ruh sağlığının olumsuz etkilendiğini belirten TTB yetkilileri, kenevirin 400 ayrı kimyasal madde içerdiğini de kaydetti.”
CEVABIMIZ: “Dünya Sağlık Örgütü, Expert Committee on Drug Dependence (ECDD) beyanı (2014):
Bugüne kadar “Cannabis ve Cannabis reçinesi hakkında bilimsel gözden geçirilmiş HİÇBİR çalışmaları olmadığı” ikrarını hatırlatmak isteriz;
“Kannabisin bağımlılığa yol açtığı ve halk sağlına tehlike yarattığı” algısı, 1895’te Warnock, 1939’da Prof. Mazhar Osman’a dayanmaktadır. Her ikisinin yaklaşımları da bilimsel araştırmaya, klinik deneylere ve istatistiğe dayanmamaktadır. İçeriklerine bakıldığında; duyuma, şiire ve hurafelere, polis, mahkeme ifadelerine dayalı aktarımlar olduğu görülür. (*)
(*) Bakınız. Hem Warnock, hem Mazhar Osman’ın BM’de kabul edilmiş makale ve raporlarındaki beyanları.
Kendi yazılarını referans göstererek “kesin bir sonuca ulaştığını” söyleyen Wolff’un hazırladığı rapor, bilimsel değil siyasidir. Bu, bizzat Dünya Sağlık Örgütün kendi organları tarafından kabul edilmiştir.
Cannabis bitkisinin içerisinde yüzlerce cannabinoid, onlarca terpenoid ve flavonoid bulunmaktadır. Bunlardan SADECE 1’i psikoaktif madde içermektedir.
Günümüzde bunun da izole edildiği cannabis konsantreleri onlarca hastalığın tedavisinde, yan etkilerinin azaltılmasında, hasta konforunu arttırmakta kullanılmaktadır.
Dünya Sağlık örgütü, ABD ve Kanada’nın yanı sıra EMCDD’nin raporları:
Cannabisi yasallaştırmış veya dekriminalize etmiş ülkeler ile cannabis tüketimini, bulundurma cezalarını daha da arttıran ülkelerdeki cannabis tüketimi grafiğinde bir değişme olmadığı görülmektedir.
TTB: ” …ancak sadece birkaç hastalığın tedavisinde sınırlı etkisinin olduğu vurgulandı. Güvenlilik ve etkinlik konusunda sağlam kanıtların olmadığını belirten TTB yetkilileri…”
TAMAMEN YANLIŞ: NASEM 2017, EMCDDA’nın 2018 raporlarında AÇIKÇA, Tıbbi Kenevir birden fazla ciddi rahatsızlığın tedavisi veya reçeteli tedavilerin yan etkilerini gidermede etkili olduğu ifade edilmiştir.
“Whiting- 2015 Raporu”bulgularına göre cannabisin kullanım alanlarındaki etkilerine dair veriler aşağıdaki gibidir:
TTB “Güvenlilik ve etkinlik konusunda sağlam kanıtların olmadığı” iddiası:
YANLIŞ: Dronabinol ve Nabilone (sentetik cannabinoidler), 1980’lerde FDA onayından geçmesine rağmen “medikal cannabis” hastaları tarafından tercih edilmiştir. TTB’nin iddiası doğru değildir. TÜM BİTKİYİ kast ederek, onun güvenilir ilaç ham maddesi olmadığı iddialarının bir dayanağı yoktur. Çünkü tüm bitkiden elde edilen konsantreden oluşan Sativex/Nabiximols (Ağırlıklı olarak THC:CBD), Epidiolex (Ağırlıklı olarak CBD), FDA aşamalarını geçerek onaylanmış ilaç kategorisine alınmıştır. Nitekim Avrupa’da da Sativex ve Epidiolex reçetelendirilebilen ilaçlar kategorisindedir.
TTB: “Açıklamada, keyfi olarak da kullanıldığı bilinen kenevirin kısa dönemde bilinç ve algı bozukluğu, duygu değişikliği, halüsinasyon, kusma, uzun dönemde bağımlılık, psikoz, şizofreni, depresyon, intihar eğilimi, bronşit ve kalp krizine yol açabileceği… kenevir kullananların trafikte ölümcül kazalara karışmalarının yüzde 37, yaralanmalarının yüzde 96 ve mal zararı yaşamalarının yüzde 41 daha yüksek ihtimal taşıdığını kaydetti.”
YANLIŞ: Tıbbi Kenevirin fiziksel bağımlılığının olmadığı ortaya konmuştur.
UNODC, EMDDC ve DEA raporları incelendiğinde; kronik cannabis kullanımı yüzdesi içerisinde, “problematik
kullanım” davranışı gösterenlerin yüzdesinin %10 (*) seviyesini geçmediği görülüyor. Ki bu “bağımlılık” genel istatistik içerisinde, cannabisin olmadığı durumlarda da, diğer tür (alkol, sigara, hatta kafein vs.) madde suistimali sergiledikleri görülmektedir.
Cannabis “bağımlılığını” referans gösterdiği “DSM III ve IV”raporlarında cannabis bağımlılığının tespit edildiği klinik bir çalışma olmadığı beyan edilmiştir.. DSM-5
Öte yandan, UNODC 2021 “Dünya Uyuşturucu Raporu”nda ise; “dünya nüfusunun toplam %5,5’unun uyuşturucu kullandığı ve bunun yaklaşık %0,5’inin uyuşturucu/ilaç kullanım bozukluğu sergilediği, Cannabisin bu pastadaki payının %4 civarında olduğu ve bunun %0,5’inin cannabis kullanım bozukluğu sergilediği” ifade edilmiştir.
Dünya Uyuşturucu İlaç Kullanımı Sebebiyle Ölümler İstatistiğine (BM, World Drug ve ABD’nin federal raporları) bakıldığında, en çok ölümün “reçeteli ilaçlar” sebebiyle olduğu, bunu görece düşük yüzdelerle; eroin, kokain ve metamfetamin takip ettiği ancak içeriğinde cannabis doz aşımı sebebiyle ölümün OLMADIĞI ilgili üye ülkelerin raporları ile ortaya konmuştur.
Yani, en çok kontrol edilen ilaçlar ve maddeler için hali hazırda bunları reçetelendiren doktorların ve devlet(ler)in kontrollerinin bir işe yaramıyor gibİ görünmesine rağmen, bu ilaçlara hastaların erişiminin engellenmesi söz konusu olmamıştır.
Buna karşılık aynı kaynaklarda istatistiklenen sadece cannabis ilintili ölümler (sentetik olup olmadığı belirtilmemiştir).
TTB: “BAKANLIKLARA ÇAĞRI… Ayrıca, uluslararası deneyimler ve kanıta dayalı yaklaşımların önemi de vurgulandı.”
CEVABIMIZ: Türk Tabipleri Birliği “uluslararası deneyimler ve kanıta dayalı yaklaşımların önemini vurgularken; Dünya Sağlık Örgütü, EMCDD, FDA, DEA, UNODC, ABD Milli Bilimler Akademisi, ABD Genel Cerrahlık Makamı Raporu, Kanada, AB Ülkeleri, İsrail ve diğer pekçok ülkenin duruş değiştiren beyanlarını, raporlarını “kanıt” saymıyorsa, kendi iddialarını dayandırdıkları bilimsel çalışmalar veya kanıtlar nelerdir?
Saygılarımızla,